Angela kendini genç bir kız gibi hissediyordu. Heyecanlıydı. Adrian’ın Fransa’ya gidişi onda güçlü bir özlem duygusu yaratıyordu. Ortak arkadaşlarından Sophie’nin kendisi gibi ticaret eğitimi aldığını öğrendi. Demek kendi planlarıyla karşılarına çıkaracaktı. Harry’nin Uzakdoğu’dan ne türlü mallarla geleceğini bilmiyordu. Onlar bir adım daha öndelerdi. Kendi mallarını kendileri yapıyordu. Harry’nin getirdiklerini tanıtması, satması çok uzun sürerdi. Sophie’nin bu konuda eğitim alması önemli değildi. Kendisi ile başa çıkması onun gözünde pek mümkün olmadığı gibi oldukça komikti. Amelia gönlünü kaptırdığı genç erkekle evlenmeyi çok istiyordu. Gerek aile olarak gerek statü olarak hiçbir engel yoktu. Angela onları akşam yemeğine davet etti. İki aile çok uzun süredir birbirlerini tanıyordu ama evlilik çok farklıydı. Bütün gece bu mutlu olayı konuşup, memnuniyetlerini dile getiriyorlardı. Sonunda düğün için karar verdiler. Gelecek yaz iki taraf içinde uygundu. Amelia heyecanla gergef işliyor, eksik bir şeyi kalmasını istemiyordu. Angela işlerden mümkün olduğu her anı kızı ve onun çeyizleri için hazırlıklarla geçiriyordu. Adrian gelmiş evlilik için sürekli gün istiyordu. Angela kızından önce evlenmek istemediği için gün veremiyordu. Durumu babasına anlattığında çok sevindiğini ve Adrian’la aynı fikirde olduğunu öğrendi. Amelia annesinin ondan önce evlenmesini sorun etmediği gibi onu destekliyordu da. Sonunda Adrian’ın beklediği haber geldi. Angela’nın planları bir ay sonrası içindi ama Adrian’ın o kadar beklemeye niyeti yoktu. Bir hafta sonra Adrian herşeyi hazırlamıştı. Hatta Angela’nın giyeceği elbiseyi bile düşünmüştü. Normalde böyle bir emrivakiye asla izin vermeyecek olan Angela elbisenin güzelliği karşısında sadece teşekkür edebildi. Yakın çevrenin katıldığı sade bir törenle evlendiler.
Sophie bunu duyunca o kadar mutlu oldu ki kendi kendine dans etmeye başladı. Harry’nin Angela’ya dönme ihtimali tamamen ortadan kalkmıştı. Harry’nin bunu duyunca yüzünün alacağı şekili düşündükçe daha da mutlu oldu.
Angela ve Adrian yeni hayatlarının ilk sabahında yataktan kalkmak istemeselerde kahvaltı için hazırlandılar. Yemek odasında herkes onları bekliyordu. Alexander kollarını uzatıp annesinin eğilmesini sağladı ve annesine Kocaman bir öpücük verdi. Adrian Angela’nın kuşağına eğilerek “ sanırım Alexander seni hala bana vermek istemiyor “ dedi. Angela ışıltılı bir gülümsemeyle babasının yanına oturdu. James çok mutluydu. Harry’i kızdırmak için söylediği yalan gerçek olmuştu. Adrian gerçektende çok iyi bir adamdı ve kızına her zaman iyi bakacağına inanıyordu. Harry içinde bunları düşünmüştü ama Adrian’ın ona hayalkırıklığı yaşatacağına inanmıyordu. Neşeli bir kahvaltıdan sonra üçü çalışma odasına geçti. Angela Harry’nin planlarından bahsetti. Adrian Harry’nin adını duyunca gerilmişti ama Angela onun elini sıkınca gerçeği hatırladı. Angela artık onundu. James Sophie’nin içinde olduğu planla oldukça eğlendi. Ama Angela ve Adrian getireceği mallar konusunda tedirgindi. James bu konuda müsterih olmalarını söylüyordu.