Evet yapılır! Hem de asıl bu dönemde yapılır. Nedenlerini beraber inceleyelim:
Diyet kilo vermekten ibaret değildir. Önce bu tanımı yıkıp; doğrusunu öğrenmeliyiz. Sağlıklı bir yaşamın temeli
olan büyüme ve gelişme için gerekli olan besin ögelerini, her yaş grubuna uygun düzeyde vücudumuza alınması
ve kullanılması olarak adlandırılan beslenme; yaşamımızın her evresinde önemini korurken, gebelik, emziklilik
dönemlerinde de kritik bir rol oynar.
Size mucizevi bir besinden bahsedeceğim. Bu besin; ‘’bebeğin ilk aşısı olarak tanımlanan anne sütü’’ Anne
sütü; annenin depolarının ürünü olduğundan, doğrudan annenin yediği besinler bileşimi ile etkilidir. Annenin
aldığı karbonhidrat, yağ, protein oranı; anne sütünü etkiler. Halk arasında anne sütünü artırmak için gereksiz
şeker, bol tatlı vb karbonhidrat yüklemesi yapılıyor. ‘’Diyet yapma, emziriyorsun bol bol ye, sütün azalır ‘’
kelimelerini de hepimiz duymuşuzdur. Sizce anne sütü bu şekilde mi artıyor yoksa gerçekte ne oluyor biliyor
musunuz? Şeker basit bir karbonhidrattır ve su tutar. Gereğinden fazla alınan karbonhidrat; su ile birlikte anne
sütünün miktar olarak artıyorken; doyuruculuğu ve sağlıklı olması ile ilgili bir katkı sağlamaz. Üstelik bebeğin
yaşamının ilk 1000 günü beslenme için çok önemliyken yanlış içeriklerle beslenmiş oluyorsunuz
Anne sütü özellikle ilk 6 ay bebeğe en uygun besindir; her zaman steril ve enfeksiyon hastalıklarından
koruyucudur. Kolay sindirilebilirdir. Annenin tükettiği besinlerin ve depoların bir ürünüdür. Büyümenin en hızlı
olduğu bebek beslenmesinin temel kaynağıdır. Annenin emziklilik döneminde enerji ve besin ihtiyaçları artış
gösterir. Bu dönemdeki annenin ihtiyaç gereksinimi yeterince karşılanmaması; anne sütünü doğrudan
etkilemektedir. Bu nedenle annenin beslenmesine dikkat etmesi çok önemlidir ve diyetteki birinci amaç; anne
ve bebeğin ihtiyaçlarını doğru karşılamaktır. Anne zaten emzirdiğinde günlük 400-600 kCal kaybeder.
1978 yılında emziren anneler üzerinde yapılan Türkiye Ulusal Beslenme ve Sağlık Araştırmasının verilerine
göre emziren kadınların % 41,2’sinde anemi, % 15,4 ’ünde basit guatr görülmüştür. Bu durum için riskli grup
büyüme ve gelişme çağında olan adölesan anneler ve ağır fiziksel aktivite gerektiren çalışma hayatı olan
annelerdir. Metabolizması için gerekli enerjiye ek bir de ‘’laktasyon’’ yükü eklendiğinde, ihtiyaçları çok artış
göstermekte ve depoların korunması zor bir hal almaktadır. Anne yeteri kadar beslenmez ise bebeğin ihtiyaçları
doğrultusunda anne depoları kullanarak bebeğin gerekli besin öğelerini alması sağlanır. Bu nedenle emziren
anneler kendi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde beslenerek vücudundaki besin depolarını korumalı ve süt için
gerekli olan enerji ve besin öğelerini karşımalıdır.
Hamilelik boyunca depolanan enerji, emzirmeyle harcanan enerjinin bir kısmını karşılar böylece anne
emzirme döneminde kilo kaybına uğrar. Bebeğini sadece emzirme yolu ile besleyen annelerde özellikle ilk
aylarda ağırlık kaybı daha fazla görülür. Doğumdan sonra ilk 3 ay, 0,5-1 kg/ay kaybı normaldir. Aşırı kilolu
anneler, süt üretiminde azalma olmaması koşulu ile 2 kg / ay kaybedebilir. Yetersiz beslenen annelerin ise
ortalama 100 g / ay kaybedebildiği gösterilmektedir. Her bireyin enerji ve besin ögeleri gereksinimi farklıdır.
Bu farkındalığı yaş, laktasyon süresi, emzirme süresi, fiziksel aktivite düzeyi doğum yaşı, gestasyonel yaş,
gebelik öncesi vücut ağırlığı, gebelik sonrası ağırlık, peş peşe doğumlara bağlı olarak depoların tükenmesi,
enfeksiyon sıklığı, ilaç kullanımı, beslenme yetersizliğinin varlığı ve derecesi etmenler oluşturur.
ÖNERİLER:
Emziren anneler daha önce de belirtildiği gibi zaten kalori harcadıkları için yeterli ve dengeli beslenerek
de kilo verebilirler. Ancak gereksiz ve hızlı kilo vermekten kaçınmalıdırlar.
Emziren annelerin diyetlerinde 1800 kalorinin altına inilmemelidir.
Özellikle bebeğin retina ve beyin gelişimi açısından önem taşıyan balık besinini haftada en az iki kere
tüketilmelidir. Buna ek olarak da yeterli protein alımı ihmal edilmemelidir.
Günlük en az 3 litre su tüketilmelidir.
Kurmuş meyvelerin Ca ve Mg oranı yüksektir. Özellikle incir ve hurma anne sütünü arttıran meyveler
arasında yer alır .Dikkat etmeniz gereken önemli bir nokta ise; bu meyvelerin aynı zamanda şeker oranı
yüksektir. Bu nedenle diyetinizde porsiyonuna dikkat ederek tüketmelisiniz.
Süt salınımını sağlayan hormonlar beyindeki hipofiz bezinden salgılanır. Stres ve üzüntü durumunda süt
azalır. Bebeğinizin size temas etmesi, sık ve mutlulukla emzirmek, pozitif düşünce sütünüzü arttırır.
Anne ve bebekte doğumdan sonraki 2-3 haftalık süreçte gaz sancıları sık sık görülmektedir. Bu sebeple
gazlı içeceklerden uzak durulmalıdır. Rezene çayını öğünlerinize ekleyin. Gaz problemini gidermede katkı
sağlar. Prolaktin ve östrojen hormonlarını artırıcı özelliğinden dolayı anne sütünü de artırabilir. Günde 2
fincanı geçmemelidir
Diyetlerde et, süt ve tahıl grubu tüketimine mutlaka yer verilmelidir. Yağlı tohumlar da bebeğin beyin
gelişimi için çok önemlidir (ceviz, fındık badem).
Klinik çalışmalarda sigara içiminin emzirmeyi olumsuz etkilediği bulunmuştur. Sigara içenler arasında
anne sütü miktarını azalttığı kanıtlanmıştır. Ayrıca yeni doğanlardan davranış problemleri
oluşturabilmektedir.
Canınız tatlı istediğinde şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlıları seçin
Beslenme ve diyet uzmanı
AYDAN TUĞÇE DAL