Galler’in fakir bölgesinde yaşamını sürdürmeye çalışan Sophie ve kocası Noah Taylor fakirlikten kurtulmak için hain bir plan yaptılar. Sophie İngiltere’de yaşayan zengin kuzeni Angela’nın evine hizmetçi olarak yerleşecek ve onun parasından çaktırmadan çalacaktı ayrıca yapabilirse kuzeninin kocasını kendine aşık edip ortadan kaldırarak Evans malının sahibi olacaktı. Sophie kocasının başka bir ülkede öldüğünü iki kızı ile açlıktan ölmek üzere olduğunu, evinde hizmetini görmesi için bir yer olup olmadığı soran bir mektup gönderdi. Gelen yanıt olumluydu. Ayrıca kızlarının kendi kızına arkadaşlık edeceğinden dolayı Amelia’nın çok mutlu olacağını da bildiriyordu. Sophie kuzeninin bir çocuğu olduğunu bilmiyordu bu da zaten önemsiz bir ayrıntıydı.
Sophie İngiltere’ye geldiğinde kendini bir rüyada gibi hissediyordu. Kızları Eva ve Mia’da sanki aynı rüyayı görüyordu. Lüks at arabaları, nefis giyinmiş hanımlar ve altın sırmalı takımlar içindeki beyler. Bunca yıl yaşadığı hayata lanet okuyarak onu bekleyen lüks at arabasına binerek kuzeni Angela’nın evine doğru yol aldılar.
Evans malikanesine geldiklerinde ihtişamlı yapının büyüsüne kapılmışlardı bile. Demirin en estetik hali olan bahçe kapısı sonuna kadar açıldı ve taşlı yoldan ilerlemeye devam ettiler. Etraftaki çiçeklerin ve ağaçların ahenkli renkleri gözlerine, mis gibi kokuları burunlarına inanılmaz bir haz veriyordu. Mia ve Ava başlarını arabadan çıkarmış gördükleri heykellere ve süslü havuza bakarak sevinç çığlıkları atıyorlardı. Sophie’nin homurdanmasıyla hemen yerlerine oturdular. Bir kaç dakika sonra at arabası durdu. Sophie hızlıca kızlarını gözden geçirdi, el yordamıyla saçını elbisesini düzeltti ve açılan kapıdan başı dik bir şekilde aşağıya indi. Malikane yakından daha ihtişamlı ve modern duruyordu. Kendisinin yaşadığı kulübeyi hatırlayınca istemsizce yüzünü ekşitti. Şimdi olması gereken yerdeydi. Üstelik planları yolunda giderse buranın hanımefendisi olacaktı. İşte şimdi keyfi yerine gelmişti.
Kahya kadın onları karşılamak için kapıda bekliyordu. Hanımefendinin kuzenini görünce biran yanlış gördüğünü sandı. Hanımefendisi esmer, etine dolgun, orta boylu sevimli bir kadındı. Kuzeni Sophie ise sarışın, mavi gözlü, uzun boylu ve oldukça zayıf ve soğuk görünen bir kadındı. İki kuzenin tek ortak tarafı aynı göz rengine sahip olmalarıydı. Kızları ise annelerinin adete birer kopyası gibiydi. Tatlı Amelia’sı ise teyzesi ve annesinin bazı özelliklerini almıştı. Teyzesi gibi uzun, annesi gibi esmer ve ikisi gibi mavi gözlüydü. O kadar özel bir kızdı ki evdekilerin neşe kaynağıydı.
Sophie hafif bir baş selamıyla Kahya kadın’ı selamladı. Kızları da minik bir reverans yaptılar. Kahya kadın eliyle içeriye davet ettikten sonra sırasıyla içeriye girmeye başladılar. Kapıdan girince büyük bir antre ile karşılaştılar. Yerde bordo değerli bir halı, mermer heykeller ve büyük bir saat vardı. Geldikleri kulübeden daha büyük bir yerdi. İki taraflı merdivenler yukarıya uzanıyordu. Kafalarını merdivenden yukarı kaldırdıklarında Angela’nın ve Amelia’nın aşağıya inmek üzere olduğunu gördüler. Sophie kuzenini görünce hafif bir tiksinme duygusu hissetti. Ama iyi bir oyunculuk sergileyeceğini biliyordu hatta bundan emindi. Ve beklenilen an gelmişti. İşte iki kuzen karşı karşıyaydı. İkisi de ciddi bir ifadeyle birbirini süzmeye başladı. Dışarıdan bakıldığında büyük bir kavganın başlamak üzere olduğunu sanılabilirdi. Bu gergin hava Angela’nın kollarını Sophie,ye sarmasıyla son buldu. Sophie bunu hiç beklemiyordu. İstemsizce ellerini Angela’nın omuzlarına koydu. Ayrıldıklarında Angela eğilerek Mia ve Ava’nın yanaklarına minik bir öpücük kondurdu. Sophie ise Amelia’nın başını hafifçe okşamakla yetindi. İki kuzen kol kola kızları ise arkalarında merdivenden yukarı çıktılar. Evin her tarafında altın varaklı eşyalar ve oldukça pahalı mobilyalar vardı. Yine yer yer mermer insan ve melek figürlerine yer verilmişti. Bordo perdeler evi daha da asilleştirmişti. Hep beraber çay içmek üzere yemek odasına yöneldiler ve tüm bahçeyi yukarıdan izleme şansı veren pencerenin kenarında bulunan sandalyelerde yerlerini aldılar. Sophie’nin görmek için sabırsızlandığı biri daha vardı.Asıl hedefi olan kuzeninin kocası Harry Evans henüz ortalıklarda yoktu. Kuzenini küçümseyen gözlerle süzdükten sonra oyunun ilk perdesini açtı. Çayları geldikten sonra dikleşerek oyunu resmen başlattı.
“Sevgili Kuzenim beni ve yetim kızlarımı evine kabul ettiğin için minnettarım”dedi.
Angela içten bir gülümsemeyle “Sophie’cim sen benim teyzemin biricik kızıydın. Beraber büyüdük ama sen bir çiftçi için evi terkettiğinde bağlarımızı kopardık. Eşinin artık hayatta olmamasına çok üzüldüm. Tabi ki seni kimsesiz bırakacak değilim. Sen mektubunda ev işleri için yardımcı olarak gelmek istediğini yazmışsın ama buna izin veremem. Bizim bir çiftlik evimiz var burası kadar büyük değil ama kızların için ve senin için yeterli olacaktır.”
Sophie’nin kanı çekildi ve suratı bembeyaz oldu. Bütün planı altüst olmuştu.Demek bu evde kalamayacaktı.İşte şimdi Angela canını sıkmıştı. Tam bunları düşünürken Angela yeniden söze girdi.
“Çok kullanışlı bir evdir ama maalesef geçen kış fırtınadan zarar gören kısımları oldu. Harry şimdi orada sizin için hazırlanmasına yardımcı oluyor.Ayrıca kızların eğitimi için bir mürebbiye ve evin işleri için bir hizmetçi de bulunacak. Sanırım bu işler biraz uzun sürebilir. O yüzden bir süre misafirimiz olmanızdan mutluluk duyacağız” dedi. Sophie neredeyse mutluluktan kahkaha atacaktı evet düşündüğü gibi bol bir zamanı olmayacaktı ama yine de şansı devam ediyordu.
Amelia ise Ava ve Mia ile arkadaş olmak için sabırsızlanıyordu ama kızlar o kadar mesafeli duruyordu ki bir arpa boyu yol alamamıştı. İmdadına annesi yetişti ve kuzenlerine odalarını göstermesini rica etti. Üç kız sessizce odadan ayrılırken Harry’de eve girmek üzereydi. Tozlu kıyafetleriyle bile oldukça etkileyici görünüyordu. Kızlarla karşılaştığında hepsiyle minik bir sohbet etti ve kıyafetlerini değiştirmek üzere odasına yöneldi.
Bir süre iki kuzen sohbet ettiler. Eski günlerden konuşmak Angela’ya keyif verirken Sophie’yi oldukça geriyordu. Bu sohbete daha fazla katlanamayacağını düşünürken kalın bir sesle kendine geldi. Karşısında bir adam duruyordu. Uzun boylu, kaslı, sivri çeneli, esmer inanılmaz yakışıklı bir adamdı. Adam uzun adımlarla gelip Angela’nın yanağına bir öpücük kondurdu. Sophie nefes almadığını hissedince derin bir nefes aldı.Kocası Noah’la yaptığı plan ikinci kez bozuluyordu. Çünkü Sophie Harry’e aşık olmuştu.